20 Kasım 2025 Duyurular
Dişheksen Sendikası Genel Başkanı Uzm.Dr.Dt Banu Yıldırım: "En kapsamlı hukuki mücadeleyi başlatmış bulunuyoruz" Dişheksen Sendikası Genel Başkanı Uzm.Dr.Dt Banu Yıldırım: "En kapsamlı hukuki mücadeleyi başlatmış bulunuyoruz"

Dişheksen Sendikası Genel Başkanı Uzm.Dr.Dt Banu Yıldırım basın mensuplarına verdiği demeçte şunları söyledi:

Değerli meslektaşlarımız, değerli basın mensupları ve saygıdeğer kamuoyu; 
DİŞHEKSEN SENDİKASI olarak, Kamu diş hekimlerinin mali ve özlük hakları ile çalışma koşullarının iyileştirilmesi için Türkiye’de şimdiye kadar yürütülmüş EN KAPSAMLI HUKUKİ MÜCADELEYİ başlatmış bulunuyoruz.

Kamu diş hekimliğinin Türkiye’deki ilk ve tek branş sendikası olan DİŞHEKSEN, kuruluş misyonu doğrultusunda kamu diş hekimlerinin çalışma koşulları, mali ve özlük hakları ile ilgili mevzuat süreçlerini yakından izlemekte ve bu alanlarda gerekli tüm hukuki girişimleri sistematik biçimde yürütmektedir. Bu kapsamda, hekim sendikaları da dâhil olmak üzere diğer sendikaların, kamu diş hekimliğine özgü sorunlar temelinde bu ölçekte kapsamlı ve sürekliliği olan bir hukuki mücadele ortaya koymadığı görülmektedir.

22 Kasım Günü’nü, geleneksel kutlama pratiklerinin ötesine taşıyarak Diş Hekimleri Günümüzü, mesleğimizin itibarını ve haklarımızı güçlendirmeyi amaçlayan yargı süreçleriyle karşılıyoruz.

Birinci dava olarak, İzmir Menderes Devlet Hastanesi Başhekimliği tarafından, diş poliklinikleri için Kasım ayında 26 MHRS randevusu oluşturulması işlemi için, İzmir İdare Mahkemesi'nde, uygulamanın yürütmesinin durdurulması ve iptali davası açılmıştır. İptal davası ile istediğimiz, yürütmesinin durdurulması kararının verilmesi halinde, KARAR ÜLKE ÇAPINDA EMSAL NİTELİKTE OLACAKTIR.

Açtığımız davada; MHRS randevu çizelgelerinin hekimlerin kendileri tarafından oluşturulması gerektiği ısrarlı şekilde ve hukuki gerekçelerle dile getirilerek;
-Yüksek MHRS sayılarının, bilimsel ilke ve uygulamalara aykırı olduğu, 
-Hekimin koyduğu teşhisin gereği olan tedaviyi uygulama serbestiyetini engellediği, 
-Hastaların nitelikli tedavi olma haklarını ihlal ettiği,
-Hukuki normlara aykırı olduğu dile getirilmiştir. 

Yüksek MHRS sayısı uygulamalarının devam etmesi halinde;
-Sağlıkta şiddet riskinin arttığı, 
-Hasta yükünü hafifletmek yerine, hastaların kurumlara başvuru sayısını artırdığı, 
-Bu sebeple kamu kaynaklarına ilave yükler getirildiği,
-Deontolojik olarak hekimin haklarını ihlal ederek yükümlülüklerini artırdığı, 
-Tedavide başarı oranının düşmesine neden olduğu,
-Meydana gelen tedavi tekrarlarının sağlık bütçesine ilave yük oluşturduğu,
-Nitelikli tedavi hizmeti verilmesini engellediği, 
-Hekimlerde Tükenmişlik Sendromu ve mesleki hastalıklar meydana getirdiği,
-Hekimlerin, insan haklarına aykırı olarak, gün içerisindeki insani ihtiyaçlarını bile karşılamaya imkan tanınmadığı,
-Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Diş Hekimliği Standartlarının önerdiği “her hasta arasında en az 10 dakikalık dezenfeksiyon” süresinin gerçekleştirilemediği, somut verilerle ortaya konulmuştur. 

Kasım ayında açılan 2. davamız; Teşvik Ek Ödeme Dağıtım Oranlarındaki Adaletsizliğe Karşı DANIŞTAY'da açılan davadır. Diş hekimleri adına yıllardır süren büyük bir adaletsizliği yargıya taşıdık.

Sağlık Bakanlığı’nın 06.08.2024 tarihli Ek Ödeme Yönetmeliği ile belirlediği “dağıtım oranı”, diş hekimlerinin aylık gelirini doğrudan belirleyen en kritik unsurlardan bir tanesidir. Ancak Bakanlık,  herhangi bir net formül ortaya koymamış, herhangi bir net katsayı açıklamamış, dağıtım oranının nasıl hesaplandığına dair objektif kriter sunmamıştır. Bu sebeple Sağlık Bakanlığı’nın Ek Ödeme Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri hakkında yürütmenin durdurulması ve iptal davası açmış bulunmaktayız. Çünkü bu maddeler, her ay keyfi olarak değiştirilen “Teşvik Ek Ödemesi Dönem Ek Ödeme Katsayısı” üzerinden diş hekimlerinin gelirini öngörülemez şekilde azaltmakta ve hiçbir objektif ölçüte dayanmamaktadır.

Açık Adaletsizlik Ortadadır
* Devlet hastaneleri dağıtım oranı: %34–35
* ADSH–ADSM dağıtım oranı: %20.
Aynı sağlık hizmetini veren diş hekimleri, sadece kurum türü değiştiği için %30–40’a varan gelir kaybına uğramaktadır.
Bu durum;
-Anayasa’nın “belirlilik”, “eşitlik” ve “ölçülülük” ilkelerine,
-İLO standartlarına, ( Ücret hesaplaması açık, anlaşılır ve bilinebilir olmalıdır.)
-Avrupa Sosyal Şartı’na, (Ücret sistemi adil, öngörülebilir ve şeffaf olmak zorundadır.)
-Bakanlığın kendi yönetmeliğinde temel unsur olan“ölçülebilir, öngörülebilir teşvik sistemi” ilkesine, açıkça AYKIRIDIR. 

SUT fiyatları bile şunu göstermektedir; Diş hekimleri, birçok branşa kıyasla hastanelere daha fazla gelir kazandırmaktadır. Buna rağmen dağıtım oranı keyfi bir şekilde %20’ye sabitlenmiştir.
Bu hem orantısız, hem şeffaflıktan uzak, hem de hukuka aykırı bir uygulamadır.

Devlet hastanelerinde çalışan diş hekimlerinin, 8.toplu sözleşme mağduriyeti olan hastane ortalamasından teşvik ek ödemenin kaldırılmasına ilişkin dava ise Ocak 2026'da açılacaktır; çünkü toplu sözleşmede yer alan ilgili hükümler 2026 yılı itibarıyla yürürlüğe girecektir.İdari Yargılama Usulü Kanunu gereği, yürürlüğe girmemiş hükümlere karşı dava açılamaz; açılsa dahi usulden reddedilir. DİŞHEK-SEN olarak tüm hukuki hazırlıklarımızı dayanaklarıyla tamamladık ve doğru zamanı beklemekteyiz. 

Diğer bazı sendikaların yaptığı üzere popülist söylemlerle camiamızı oyalamıyoruz. Diş hekimlerinin mağduriyetinin, dava yoluna gidilse bile gecikebileceğini biliyor; bunun hesaplarını  yaparak stratejilerimizi belirliyoruz. Unutulmasınki; en hızlı ve kalıcı çözüm, lobi çalışmaları ve diyalog ile mümkündür. Bu da ancak kamu diş hekimlerinin DİŞHEK-SEN çatısı altında toplanıp tek meslek sendikalarını sayısal çoğunluğa ulaştırmasıyla sağlanabilir.