Dişheksen Sendikası Genel Başkanı Sayın Uzm.Dr.Dt.Banu Yıldırım, Dus sınavının yılda bire düşürülmesini protesto etmek için Ankara'da toplanan genç diş hekimlerinin basın açıklamasına katıldı. Basın açıklamasında dile getirdiği konular şunlardır:

ÖSYM tarafından, aniden 2026 yılı Nisan sınavının kaldırılıp DUS sınavının yılda bire düşürülmesine genç meslektaşlarımızın verdiği tepki haklıdır, DUS SINAVI YILDA İKİ KERE YAPILMALIDIR. Ancak bu konu tek bir söylemle kapatılamayacak kadar önemli alt açılımları olan bir konudur. 

Bu ani değişiklik, sınava hazırlanan adayların çalışma programlarını belirsizlik içine sokmuş, moral ve motivasyon kaybı yaratmıştır. Bu durum konunun ilk ve en sıcak sonucudur. Sınavın senede bir kez yapılması ile, kazanamayan bireylerin bir sonraki sınava kadar, bir yıl, mesleki gelişimlerini ertelemeleri, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde verimsizlik demektir. Özellikle genç diş hekimleri için, bu gecikme, hem hazırlık kursları, geçici istihdam gibi ek finansal yükler hem de duygusal tükenmişlik yaratmaktadır.

Bir meslek sendikası olarak konuya daha geniş perspektiften bakmak ve gereken uyarıları yapmak mesleki ve toplumsal görevimizdir:
-Yıllardır süregelen kontrolsüz ve plansız fakülte artışları,
-Kamu ağız ve diş sağlığı hizmetlerine gereken yatırımın yapılmaması, 
-Kamuda gerekli istihdamın oluşturulmaması,
-Kolay ulaşılabilirlikten dolayı sömürü düzenine dönüşmüş özel sektör istihdamı, sayısı 20.000'e varan ve kamuya atama bekleyen işsiz bir diş hekimi kitlesi yaratmıştır. Yeni mezun meslektaşlarımızın diğer bir umudu, kamuya kolay atanabilmek, özel sektörde kolay iş bulabilmek ve daha iyi koşullarda çalışabilmek için uzmanlık sınavını kazanmak haline gelmiştir. 

İstihdam sorunları, diş hekimliği mesleğini değersizleştirmekte, diş hekimlerinde uzmanlaşmaya koşullanma sonucu meydana getirmektedir. 

Bu tablo, toplum ağız diş sağlığı hizmetini verecek hekimi ihtiyacını uzun dönemli projeksiyonlarla planlamadan,  uzun ve kısa dönem sonuçları değerlendirilmeden plansız fakülte açımı ve kontenjan artırımının sağlayan liyakatsiz karar vericilerin yarattığı bir istihdam krizidir ve mesleğimizi uçurumun kenarına getirmiştir.

HÜKÜMET ACİLEN BU GİDİŞATA MÜDAHALE ETMELİDiR.